ISTANBUL, TÜRKIYE

ILYA'NIN KUZGUNCUK BOSTANI

Yerel mimarlar, aktivistler, paydaşlar ve yerel topluluk tarafından tasarlanan, üretilen ve geliştirilen İlya'nın Kuzguncuk Bostanı; dayanışmanın, kamusal alan hakkını geri almada nasıl önemli bir rol oynayabileceğini gösteriyor.

Kuzguncuk, İstanbul Boğazı’nın Asya kıyısında yer alan antik bir yerleşim yeri. Batısında Fethi Paşa Korusu ve doğusunda Orta Çağ'dan kalma Nakkaş Baba Mezarlığı bulunan Kuzguncuk doğal sınırlarla şekillenmiş bir bölge. Eski İstanbul'un geleneksel, samimi köy yaşamı, sosyal dinamikleri ile mahalle kültürüne sahip olması ve geniş, kendi kendine yeten kentsel tarım sisteminin bir parçası olmasıyla İlya’nın Kuzguncuk Bostanı’nın günümüzdeki yeri çok değerli.

Bugün toplam arazinin büyük bir kısmını bostan oluştururken, diğer bir yarısında parka, toplanma alanına ve mahalle için ortak bir huba yer veriliyor. Hızlı şehirleşmeyle beraber şehrin farklı bölgelerinde bostanlar azalmaya, hatta kaybolmaya başlarken Kuzguncuk Bostanı, genelin aksine büyüyor ve şehirde kendine yer ediniyor.

Bostan, farkını ve özgünlüğünü korumak için savaşan mahallelinin yaşamında pratik ve sembolik bir role de sahip. 1980 ve 1990’larda bölgeye gelen sanatçı, mimar ve akademisyenlerin buraya taşıdığı nitelikler, yeni gelenler için bir cazibe kaynağı olmaya devam ediyor. Bugün yeni gelenler, bostanla köklü bağlar paylaşıyor, Bostan'ın yeniden imara açılmasına karşı savunmasın kalesini oluşturuyorlar.

Yerel bir aktivist ve aynı zamanda Bostan’ın yenilenmesini planlamış olan mimarlardan biri olan Tülay Atabey Bostan’a dair anısını dile getiriyor: “20 yıl önce mimarlık okurken, Bostan'ın karşısında birkaç arkadaşımla bir evde yaşadım. Akşam okuldan döndüğümüzde gidip domateslerimizi, patlıcanlarımızı kendimiz toplardık…”

Kuzguncuk Bostanı birkaç yüzyıl önce başladığında, şehrin dört bir yanındaki yüzlerce şehir bahçesinden biriydi. Orta Çağ İstanbul'unda, mevsimleri anlayarak ve mekanı iyi kurgulayarak kentte ustaca yeşil alanlar oluşturuldu. Üreticiler kendilerini loncalar halinde örgütledi, bostanları desteklemek için sepet dokumacısı, tohum tedarikçisi gibi bir dizi üretici ve tedarikçi vardı. 700 yıl boyunca, şehir bostanları yarım milyon nüfusu taze sebzelerle desteklemek ve beslemek için çok büyük bir kaynağa sahipti. Mahallelerde Arnavutköy'ün mis kokulu çilekleri, Çengelköy'ün aromatik küçük salatalıkları gibi özel ürünler yer alırdı. Yedikule'de bulunan şehrin en eski bahçesi olan ve hala Theodosius Surları'nı kucaklayan bostanda yumuşak, tereyağlı gibi hissettiren marullar üretilirdi.

Bunlar, yirminci yüzyılın ortalarına kadar süren ağlar ve ilişkilerdi. Hayvanların otlatılmasını yasaklayan yasa tasarısı gibi yeni düzenlemeler, Karadeniz'deki sebze üreticilerinin sert rekabetini arttırdı. Bu koşullar, bir üreticinin alması gereken asgari geliri almasını zorlaştırıyordu. Bunların sonucunda, büyük oranda bostan sahibi son yarım yüzyılda arazilerini devretti. Bu da şehirdeki bostanların çoğunun mülk sahiplerinin, arazilerini satmasıyla bostanların yok olmaya başlamasına yol açtı. Birçok bostan, oto yıkama alanlarıyla dolan Arnavutköy gibi üzücü sona doğru gitti.

Kuzguncuk'da bin yıldan fazla bir süredir Rum toplulukları yaşıyor. Bölgenin en eski yapısı Rum Ortodoks Kilisesi’nin tarihi 800'lü yıllara dayanıyor. 1400'lerde bölgede yaşayan Yunanlılar, Sefarad Yahudileri’ni ve ardından 1700'lerde Ermenilerin yerleşmesini memnuniyetle karşıladı. 1950'lere kadar, Karadeniz'den birçok Türk göçmen de dahil olmak üzere önemli bir Müslüman nüfusu bölgeye taşındı. Günümüzde bölge mimarisi, mahallenin samimi ve mütevazı doğasını yansıtarak şekillendi. Ermeni kilisesi ve Türk camisi birbirine neredeyse bitişik olacak kadar yakın dururken; birkaç katla sınırlı ahşap evlere sahip tarihi yerleşim alanları, şehrin beton mahalleleriyle tezatlık oluşturuyor.

Bostanın tarlalarına bakan büyük emeklerin son temsilcisi ve bölge halkı tarafından çok sevilen, vefat etmiş olan Yunan bahçıvan İlya’nın anısına, bölge halkı Kuzguncuk Bostanı’nı "İlya'nın Kuzguncuk Bostanı" olarak adlandırıyor.

Ilya, ailesinin son bahçıvanıydı ancak son torun değildi fakat arazinin mülkiyeti, oldukça şüpheli tartışmalar arasında aileden kayıp gitti. Yunan halkının daimi oturma hakkı, 1964 yılında Türk hükümeti tarafından iptal edildi. Yerel yönetim, ortada kalan mülklere terk edilmiş oldukları gerekçesiyle el koydu ve gelir kaynağı olarak kullanmaya başladı.

"İlya'nın Bahçesi", İlya’nın ölümünden sonra "terkedilmiş" olarak sınıflandırılarak ailesi tarafından özel bir teklifle satıldı. Birkaç yıl sonra bostan arazisinin çoğu, araziye büyük bir ilkokul yapmayı planlayan Üsküdar belediyesine yeniden satıldı. Tülay Atabey ve diğer yerel mimarlar, bostanı “mülkiyet hakkı” yerine “kullanım hakkı” sunan alternatif bir kalkınma planı ile yeniden tasarlamaya odaklandılar. Bu planla, Bostan'ın festivaller, açık hava film gösterimleri ve pazarlar gibi halka açık etkinliklere ev sahipliği yapabileceğini, hem yetişkinlere hem de çocuklara hitap edebileceğini, yükseltilmiş yatakların kullanımı ile engelli bahçıvanlara da erişim sağlayabileceğini gösterdiler.

Yerel halk da sunulan alternatif bostan projesine medya kanalları, festivaller, çalıştaylar ve yaygın gösteriler aracılığıyla destek vermek için seferber oldu. Şehir genelinde zamanla Bostan, geniş çaplı kentsel dönüşümlere karşı verilen daha büyük savaşın bir sembolü haline geldi. Üsküdar Belediyesi’nin ilkokul planı, nihayetinde alternatif bostan projesi lehine rafa kaldırıldı. 2010'dan beri yerel halk, araziyi topluma uygun şekillerde geliştiriyor.

Proje kredileri:
Mimarlar: Boğaçhan Dündaralp and Tülay Atabey
Yardımcı Mimarlar: Berna Dündaralp, Lale Ceylan
Katkıda Bulunan Mimarlar: Çiğdem Mahsunlar, Dilara Sezgin, Metehan Kaya, Burçin Tunç, İsmail
Kocataş
Paydaşlar: Kuzguncuk Sakinleri Derneği, Kuzguncuk Sakinleri, Park ve Bahçeler
Üsküdar Belediye Başkanlığı
Logo tasarımı: Emre Senan

ILYA'NIN KUZGUNCUK BOSTANI

Partner: Kuzguncuk Residents Association, Kuzguncuk Residents, Istanbul Metropolitan Municipality Directorate of Parks and Gardens of Üsküdar

Assistant Architects: Berna Dündaralp, Lale Ceylan

Contributing Architects: Çiğdem Mahsunlar, Dilara Sezgin, Metehan Kaya, Burçin Tunç, İsmail Kocataş

Paydaşlar: Kuzguncuk Residents Association, Kuzguncuk Residents,Istanbul Metropolitan Municipality Directorate of Parks and Gardens of Üsküdar

Boğaçhan Dündaralp and Tülay Atabey
Mimarlar
Partner: Kuzguncuk Residents Association, Kuzguncuk Residents, Park and Gardens Directorate of Municipality of Üsküdar
YORUMLAR

Yorum yapmak için giriş yapmalısınız.

GİRİŞ

DİĞER PROJELER

Riga, Latvia
Komēta Festival
YENİ ZELLANDA
ORTAK ALAN
Riga, Latvia
KRŪMIŅSALA
BEIJING, ÇİN
“Dashilar”
SHARE